Çarşamba , Ocak 22 2025

Sendikalara Getirilmek İstenen %2 Kotası Değerlendirme Raporu

10.12.2022 tarihli ve 230 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi içerisinde yer alan “4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu hükümleri uyarınca kamu görevlileri sendikalarına üye olup, aylık veya ücretinden üyelik ödentisi” konulu 11. ve 12. maddelere ilişkin Yenilikçi Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (YENİ SENDİKA) değerlendirme raporudur.

1-         Söz konusu düzenleme ile İki farklı ödeme türü getirilmek istenmektedir:

a)         Toplu Sözleşme Desteği (Üye sayısı, kurulu bulunduğu hizmet kolundaki sendika üyesi olabilen kamu görevlilerinin %2’sine ulaşamayan sendikalara üye kamu görevlilerine ödenen tutarın adı) 750 gösterge rakamı ile aylık katsayısının çarpımıyla bulunacak tutarda ödenmesi planlanıyor.

b)         Toplu Sözleşme İkramiyesi (Üye sayısı, kurulu bulunduğu hizmet kolundaki sendika üyesi olabilen kamu görevlilerinin %2’sine ulaşan ve aşan sendikalara üye olan kamu görevlilerine ödenecek tutarın adı) 2119 gösterge rakamı ile aylık katsayısının çarpımıyla bulunacak tutarda ödenmesi planlanıyor.

2-         Toplu sözleşme ikramiyesine ilişkin 6. Dönem Toplu Sözleşmede yer alan %1’lik oran %2’ye yükseltilmek suretiyle baraj artırılırken, söz konusu hükümde barajı aşamayanlara hiç ödeme yapılmaması öngörülmüşken bu hükümde kanunda belirtilen gösterge rakamı kadar ödeme yapılması öngörülüyor ve buna da “toplu sözleşme desteği” deniyor.

3-         Yapılan düzenlemeyle Danıştay’ın yürütmesinin durdurulması kararının hükümsüz hale gelmesi hedefleniyor/geleceği sanılıyor fakat gözden kaçırılan bir husus  var. Toplu sözleşme hükmü kanundan önce uygulanır ve yürürlükteki bir toplu sözleşme hükmü, kanunla bertaraf edilemez. Diğer taraftan, Danıştay kararı gereği %1 barajının uygulanması mümkün olmadığından ve toplu sözleşme 31 Aralık 2023 tarihine kadar yürürlükte olduğundan sendika üyesi kamu görevlileri hiçbir ayrım olmadan 31 Aralık 2023 tarihine kadar aynı oranda ve tutarda toplu sözleşme ikramiyesinden faydalanacaklardır. Bu yönüyle bu hüküm ancak 1 Ocak 2024 tarihi itibariyle uygulanma imkanına sahip olabilir.

4-         Yetkili konfederasyon ve yetkili sendikalar, toplu sözleşme hükmünün kanun değişikliği ile hükümsüz hale getirilmesi anlamına gelecek bu düzenlemeye en çok itiraz etmesi gerekenlerdir. Zira, bu düzenleme rızalarını içerse bile imzalarını hükümsüz hale getirmektedir. Yetkili sendika ve yetkili konfederasyon adına toplu sözleşme metnine atılan imzalar yanında toplu sözleşmeyi ve toplu sözleşme hakkını hükümsüz hale getirme sonucunu doğuracak olan; yürürlükteki toplu sözleşmenin hükmünün kanunla bertaraf edilmesi  kendilerinin “üye sayısı yönüyle küçülmesini engelleyecek hamle” olsa da sendikal mücadelelerinin “üye sayısını engellemek nedeniyle küçültülmesi ve iradelerinin yok edilmesi hamlesi” olarak da sendikal tarihe geçecektir. İşin daha vahim tarafı ise bizzat toplu sözleşme deneyimleri olan eski sendikacı milletvekillerinin de bu taslakta imzalarının olmasıdır.

5-         Anlaşılan o ki yetkili konfederasyonun bağlı sendikaları hızla devam eden üye istifalarını durdurabilme noktasında çaresiz kalınca, sendikal zenginliği engelleme yöntemine başvurmuşlardır. Kamu görevlilerinin hakları için pazarlık yapmaları gereken işverenle, kamu görevlileri üzerinden bir uzlaşma yapıldığı intibaı talihsiz bir tarihi vesikaya dönüşmek üzeredir. Hazin olan şu ki; toplu sözleşme hakkının gereklerinin icra edilmesi yerine toplu sözleşme ikramiyesinin genellik ilkesini imha etmek üzerine bir sendikal çaba peşinde koşulmakta ve tökezlenmek üzeredir.

6-         Bu  düzenleme doğrudan  TBMM’ye sunulmuş ise de “demokratikleşme, özgürleşme ve sivilleşme noktasında Türkiye’ye çağ atlatan, yasakları bertaraf etmek, iradeyi özgür bırakmak, temel hak ve özgürlükleri kullanmak noktasında sınırlamaları kaldırmak bağlamında sessiz devrimleri gerçekleştiren siyasi irade ile bu düzenleme arasında çelişkisiz bir bağ kurmak mümkün olamamaktadır. Diğer taraftan, sivil alana dair bir konuda sivil alandaki muhatapların görüşleri alınmadan düzenleme yapmanın memlekete faydası olmadığı gibi siyasi geleneklere zarar verme riski de vardır. Yok eğer bu düzenleme yetkili konfederasyonun üye sayılarındaki azalma ve istifalardaki hızlanma kaynaklı erimenin önüne geçerek, onların durumlarını korumak amacıyla eski sendikacı milletvekillerinin marifeti ile TBMM’ye sunulmuş ise durum siyaseti yanıltmak anlamına gelmekte ve yetkili konfederasyon açısından da açık bir şekilde derin, büyük ve kapsamlı düzeyde sendikal bir sabıka hükmüne yol açmaktadır.

7-         Yetkili konfederasyona bağlı sendikalar tarafından “Siyasi partilere yapılan yardımda dahi  belirli bir oran aranıyor” şeklindeki yazısız gerekçeler ve dayanaklar üretilmek istenmektedir. Bu haliyle; nasıl ki “Hazine Yardımı” konusunda belirli bir oy oranını aşmak gerekli ise benzer şekilde toplu sözleşme ikramiyesi konusunda da bir oran kısıtı üretmek makuldür denilmek istenmektedir. Hatta, toplu sözleşme noktasında biri “toplu sözleşme desteği” diğeri “toplu sözleşme ikramiyesi” olmak üzere; “iki farklı ödeme öngörüldü” bilgisine yer verilerek sözde bir makuliyet  iddiası ortaya konulması gafleti ile yüz yüzeyiz. Tam da bu noktada  “Hazine Yardımı” ile “Toplu Sözleşme İkramiyesi” arasındaki farklara atıf yapmakta fayda var:

  • “Hazine Yardımı” seçmenlere değil partilere ödenmektedir.
  • “Toplu Sözleşme İkramiyesi”, sendikalara değil kamu görevlilerine ödenmektedir.
  • “Hazine Yardımı” konusunda yasal düzenlemeyle seçmenlerin oy verecekleri-üye olacakları-siyaset yapacakları partiye yönelik bir  yönlendirme hedefi yoktur. Seçmenlere dönük izah-ikna çabası için  belirli oranda oy almış partilere mali destek verilmek suretiyle siyasetin finansmanında  kötü niyetli kimselere alan açılmasını engelleme amacı vardır.
  • Buna rağmen; bu haliyle “Toplu Sözleşme İkramiyesi” için yapılan düzenlemeyle, sendikalara üye olup olmama ile hangi sendikalara üye olunacağı noktasında  kitlesel ve bireysel yönlendirme ve baskı üretme pratikleri karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda, sendikal alandaki özgürlüğü kullanma ve kullanmama bağlamında bireyin iradesine yönelik doğrudan tahakküm vardır. Sendika üyesi olmazsan “o kadar kaybın”, yetkisiz sendikalara üye olursan “şu kadar kaybın”, yetkili sendikaya üye olursan “bu kadar kazancın”  bakışıyla sendikal alanın vazgeçilmezi olan özgür ve özgün duruş, örgütlenme özgürlüğünü koruma yükümlülüğü olanların iradesi açısından çelişik bir durum üretmektedir. “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” düşüncesini hakim kılmak hepimizin sorumluluğu iken, konformist sendikacıların kendileri için üretmeye çalıştığı korunaklı alanı daha da çekici hale getirmemek gerekmektedir..
  • Bilindiği gibi; 6. Dönem Toplu Sözleşme’nin konuyla ilgili hukuka aykırılık içeren hükmüne yönelik Danıştay tarafından verilmiş yürütmenin durdurulması kararına ve bu karar içeriğinde yer verilen gerekçelere rağmen konuyla ilgili şimdi ısrarla yeni bir yasal düzenleme yapılmak istenmektedir. O dönem ortaya çıkan yürütmenin durdurulması kararında “yargı kararını hükümsüz hale getirmek amacıyla kanun yapılması sonucunu doğurmanın” da ötesinde, şimdi ise anılan karar içeriğinde yer alan “anayasal hüküm ve ilkeler ile  konuyla ilgili evrensel ilkelere ve uluslararası sözleşmelere” de aykırı nitelikte kanun yapılması tartışmalarına neden olunacaktır.

8-         Kesin ve açık olan husus; iyi niyetli olmayan, hukuka aykırılığı kesin olan, Anayasal teminat olma yükümlülüğünü bertaraf eden, uluslararası sözleşmelere ve ilkelere tezat oluşturan, sendikal mücadeleye ve rekabete siyasi müdahillik sonucunu oluşturan, kamu görevlilerinin tercihleri üzerinden ödüllendirilmesi  ya da cezalandırması amacına sahip olunması  suçlamasına gerekçe yapılacak olan” bir düzenleme içeriği söz konusudur. Diğer açık ve kesin olan husus ise; kanun ne zaman kabul edilirse ve ne zaman yürürlüğe girerse girsin söz konusu kanunun kamu görevlilerinin aleyhine sonuç doğurma işlevine sahip uygulama imkanı olan 1 Ocak 2024 tarihinden önce olmamasıdır. Zira o tarihe kadar 6. Dönem Toplu Sözleşmesi  yürürlüktedir. Bir toplu sözleşme yürürlükte iken, toplu sözleşmenin düzenlediği konuda yasal düzenleme yapılsa dahi ancak “Toplu Sözleşmeden Daha Fazla Lehe Sonuç Üretmesi Haliyle Sınırlı Olmak Üzere Uygulanabilir” ilkesi göz ardı edilemez. Aksi halde, kanun ancak ve ancak toplu sözleşmenin yürürlüğünün sona ermesinden sonra hükümlerini icra edebilir.

9-         Söz konusu düzenlemenin  12. maddesinde yer verilen ve Geçici Madde niteliğindeki düzenlemeyi geçerli kılabilmek mümkün olamaz. Zira; söz konusu hüküm, toplu sözleşme hükmünün uygulanması için kanun koyucu tarafından cevaz verilmesine ihtiyaç olduğu gibi  toplu sözleşme hakkı ile toplu sözleşmenin hukuki niteliğiyle bağdaştırılması imkansız bir değerlendirme içermektedir. Bu nedenle, 6. Dönem Toplu Sözleşme’nin  “Toplu Sözleşme İkramiyesi” başlıklı hükmümün yasa değişikliğiyle yok sayılması da  veya geçici bir maddeyle  uygulanma imkanının var edilmesi de “Anayasal Hükümlere Aykırı Yorum ve Hüküm Tesisi” kapsamındadır.

YENİ SENDİKA olarak tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının daha iyi çalışma şartlarına ulaşması amacıyla yenilikçi düşünceleri öncelikli gören ve çok sesliliği önemseyen bir anlayışıyla bağımsız sendikacılık faaliyetleri yapmayı vazgeçilmez bir ilke olarak kabul etmekteyiz. Bu amaçla çalışanların ekonomik, sosyal, kültürel ve mesleki kazanımları ile hak ve menfaatlerini koruyup geliştirmeyi, sendikal faaliyetlerde ahlaki ilkelere uygun davranmayı, çalışanların insan onuruna yaraşır bir yaşantıya kavuşmasını, emeğin ve alın terinin yüce bir değer olduğunu kabul ederek çalışma hayatında liyakat ilkesinin hâkim kılınması için çalışmalar gerçekleştirmeyi benimsemekteyiz. Bu bağlamda yukarıda bahsettiğimiz değerlendirmelerimiz ışığında sendikal hak ve özgürlüklerin kısıtlanması anlamına gelebilecek olan ve 1 Ocak 2024’te yürürlüğe geçmesi muhtemel olan söz konusu tasarının bu haliyle yürürlüğe girmemesi için iletişim ve diyalog kanallarımızı sürekli olarak açık tutarak gerekli görüşmelerimizi gerçekleştireceğimizi ifade ediyoruz.

YENİ SENDİKA olarak işbu değerlendirme raporumuzu da kamuoyunun bilgisine saygılarımızla arz ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir